Coffee and Cigarettes, 2003, Jim Jarmusch
ne güzel anlatıyor diye seviniyordum meğer derdi paraymış. aylık 500 lira verilir mi bilemedim.
yarın keşke iş olmasaydı. gerçi olmasaydı ne olurdu? bitkilerden farksız evde oturacaktım tüm gün. bunlar yine yaprak açıyor bir faydaları var. benim kendime faydam yok. her yere yalnız gitmek zevk vermiyor artık. bir kafeye gitmek ya da tiyatroya konsere gitmek işkence benim için. sürekli dört duvar arasındayım. cezalı gibiyim.
Onarılmaz bir şey yaptım.
Bir bağ kurdum.
Bu günübirlik dünyada.
vay be... cioran okuyan insanın hayatı nasıl yolunda gider
Geçenlerde o mükemmel sanatçının adı neydi diye düşünmemin ardından kitabın arasından çıkan kartpostal…
LUCIE KAMUSWEKERA imiş.
Bugünlerde her şey çok yolunda gidiyor. Tedirgin oldum.
telefonum artık iyice eskidi. iphone SE(ikinci nesil) kullanıyorum. tumblr'a girdiğimde telefon o kadar ısınıyor ki sanki çaydanlık tutuyorum elimde.
şimdi kılıksızım fakat
borçlarımı ödedikten sonra
ihtimal bir kat da yeni esvabım olacak
ve ihtimal sen
yine beni sevmeyeceksin.
bununla beraber pazar akşamları
sizin mahalleden geçerken
süslenmiş olarak
zannediyor musun ki ben de sana
şimdiki kadar kıymet vereceğim.
barış'ın gönlü hüzün
yayladan gel allı gelin yayladan
kesme ümidini kadir mevladan
kadir mevladan
ver elini karlı dağlar aşalım
bayramlaşalım
"Karac'oğlan der ki kondum göçülmez
Acıdır ecel şerbeti içilmez
Üç derdim var birbirinden seçilmez
Bir ayrılık bir yoksulluk bir ölüm"
resim yeteneği olan insanlara çok imreniyorum ya. çok uğraştım bunun üzerinde olmadı olmuyor. çizemiyorum. ya insan gördüğünü nasıl çizemez? orada işte saatlerce bak dur. çiz. ama olmuyor...
çokçok keyif aldım çizerken
"Su başında durmuşuz.
Su serin,
Çınar ulu,
Ben şiir yazıyorum.
Kedi uyukluyor
Güneş sıcak.
Çok şükür yaşıyoruz.
Suyun şavkı vuruyor bize
Çınara bana, kediye, güneşe, bir de ömrümüze..."